Bunalımdayken İzlememeniz Gereken 20 Film

Filmin sonunda ağlamaktan içimin çıktığı, olmaz olsun böyle aşk, lanet olsun erken gelen ölüm diye bir hafta ayağa kalkamadığım yapım. Yani duygusallık seviyenize göre filme vereceğiniz tepki değişebilir ama etkilenmemeniz imkansız. ”Sonsuz vakitleri yok. Sadece birbirleri var” temalı filmi, sakın anormal ruh halinizle izlemeyin.

Umudun sonuna kadar işlendiği, aşkın ve engellerin mükemmel işlendiği, ‘yaa hayııırr’ gibi tepkilerin bolca verildiği bir yapım ‘Hayat Güzeldir’. İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen önce evlenip, çocuk sahibi olan bir babanın, esir kamplarını, askerleri ve tankları yani yaşanan her şeyi bir oyun olarak lanse etmesini anlatan kalp kırıcı hain film. ‘Lütfen canınız sıkkınken izlemeyin’ uyarısı ile başlamalı.

Aksiyonu ve gerilimi en başından en sonuna kadar izleyeceğiniz, çok duyulmamış ama genelde izleyenlerin ‘ay hatırladım o filmin sonu ne biçim ….’ gibi değerlendirmelerde bulundukları Öldüren Sis, tam kahrolmalık. Sonunu spoiler olmasın diye paylaşmıyorum ama ben çok anormal tepkiler verdim. Gergin ruh hali içinde olanların bilgisayara bir şeyler fırlatmalık tepkiler vereceği bir film olduğunu söyleyip, diğer filme geçelim.

Artık izlemeyen var mıdır bilmiyorum ama aklıma geldiği için ve izlenmemiş olma ihtimaline karşı listeye alıyorum. John Coffey isimli bir mahkum tecavüz suçundan yargılanmaktadır fakat kendisi suçsuz olduğunu sonuna kadar iddia eder. Sonuç değişecek mi söylemeyelim ama, işleyiş ve süreç mükemmel. Sonuç için değil, gelişme için izlenecek filmler arasında olan Yeşil Yol, ağlamaya hazır kişiler için tavsiye edilmemektedir.

Depresyonda olma sebebiniz yalnızlık ya da ilişki durumları ise, o zaman uzak durmanız gereken, ruh halinizi bozan bir film ‘Uzaktaki Anılar’. Oyuncuların tamamı gençlerden oluşan yapım, başı dertten kurtulmayan Carter’ın, kendi halinde sessiz bir kız olan Jamie’ye aşık olmasıyla hayatlarının ve kendilerinin baştan sona değişimini anlatıyor.

Japon kültürünü oldukça iyi tanıtan ama tanıdığımıza pişman eden yapım 47 Ronin, sürükleyici ve izlenilesi bir film olmasına rağmen ‘sonları ile bizi mahveden’ kategorisinde yer alıyor. Yani tamam güzel film yapmışsın, ne güzel izliyoruz, mutlu sona ihtiyacımız var. Ne diye bozarsın ki bunu? Bu nedir ya? Neyse, oyunculukları ve Keanu Reeves‘in mükemmel performansı ile izlenmeye değer yapımı, güzel bir zamanınızda izleyiverin.

Filmin adını bile yazarken suratım :( böyle. Bir profesör olan Parker Wilson, bir gün sahipsiz bir köpek bulur ve onu himayesi altına alır. Hachiko isimli köpekle aralarında çok sevimli bir bağ kuran profesörün yaşadıkları hikaye, hem gülmeli hem ağlamalı. Ama akılda duygusal anları bırakması ile meşhurdur!

Morgan Freeman ve Brad Pitt‘in harika denilebilecek yapımı, yakın zamanda hayal kırıklığı yaşamış kişilerin uzak durması gereken 20 filmden biri. Yani beceriksizliğin konunun tamamında görüldüğü ama genel olarak en iyi filmlerden biri olan Se7en, 7 ölümcül günahı tam tadında veriyor. Sadece biz mutlu son göremeyince ayılıp bayılan bir millet olduğumuzdan, ruh halimiz bozukken izlemesek daha iyi.

‘Nedeeeenngnghh’ diye isyan bayrağını kaldırdığınız bir film izlemeye var mısınız? O zaman Knowing tam size göre. İzleyin ve ‘ne olurdu sanki ..’ ile başlayan cümleler kurun. Nicolas Cage’in baş rolde bulunduğu film, hem izlemelik, hem de izlememelik. Yani tam karar veremedim.

Hem sürükleyici hem üzücü bir film olan Milyon Dolarlık Bebek, izlemeyenler için oldukça iyi bir seçimdir. Yazık oldu kavramını tam anlamıyla yansıtan yapım, bizi hem azim konusunda heveslendiriyor, diğer yandan da kazandıklarımızla kaybettiklerimizi sorgulatıyor. Çok da detaya girmeden filmle aranızdan çekileyim.

Aramızda yabancı olmadığından çok açık konuşacağım arkadaşlar. Bu film için nitelemem ”Allah’ın belası yapım”. :) Filmin sonunu görmeden filmi kapatamayanlar derneği üyelerindenseniz, sakın ha başlamayın. Bak sakın diyorum! bir de çok güzelmiş gibi ikincisini de yapmışlardı. Fazla yorum yapmayacağım. Hiçbir ruh haliyle yanaşmayın. Teşekkürler.

Garip bir virüsün her yere yayılmasını engelleyememiş ve sadece kendisinin buna bağışıklığı olan Robert Neville, New York’ta tek başına yaşamaktadır. Fakat umut her yerde, herkeste. Bir şeyleri değiştirebileceği umudu ile yaşayan Neville, nasıl fedakarlıkta bulunuyor görüyoruz. Ama beni en çok etkileyen sahnesi köpeği ile olan sahne. Yine hüzünlendim.

İki polis memurunun, Rachel Solando isimli bir akıl hastasının Shutter Island’dan kaçışını araştırmak için o bölgeye gidip olaylara karışmasını anlatan filmdir. Baş rollerde Mark Ruffalo ve Leonardo DiCaprio‘yu gördüğümüz film sürprizlerle dolu. Şimdi ne söylesem spoiler olacak o yüzden susuyorum ama izleyin ha!

Film baştan sonra eğlence ve güldürmekten ibaretken neden bir mucize olmuyor ki şimdi dedirten yapım. Yani gerçekten bazen sonunu bilerek izleriz filmi ve deriz ki bu kadar güzel bittiyse sonu da tahmin ettiğimiz gibi bitmez ama, tam da tahmin ettiğimiz gibi biter aslında! Ne yazık.

Efsanevi kötü sonla biten film diye buna derim ben! ani bu kadar mükemmel bir film ancak bu kadar ağlatarak bitirilebilir. Göz yaşlarımın sel olduğu Melekler Şehri, baş rollerini Meg Ryan ve Nicolas Cage‘in paylaştığı bir eser. Sakın ha bunalımdayken izlemeyin. AMAN DİYEYİM!

”Dur yapma dur, al öldün işte!”, ”Dur gitme, aha öldün bak” gibi cümlelerle filmlerini bitirdiğimiz ama sıkılmadan ve umutla değişik sonla karşılaşacağımızı umduğumuz film serisi. Yani büyük spoiler olacak ama bence çok fazla beklenti içine girmeyin. He filmi mutlaka seyredin bak o ayrı.

İşte yine küfür etmelik bir filmle daha karşınızdayız. Yani filmi övsem mi, sövsem mi bilemediğim için çok da yorum yapmak istemiyorum. Ama izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Baş rolde Robert Pattinson var. Romantizmle dram iç içe geçmiş, büyük patlama yaşamış bir yapım.

Hala izlemeyen varsa şu an işi gücü bırakıp izlemesi gereken, film gibi film olan, yerden yere vuran ve gözyaşları sel olan yapım. Yani izlemeyin diyemiyorum, izleyip ağlayın içiniz açılsın. Bunalıma birebir film bu. Baş rolde Keanu Reeves’i gördüğümüz film, izleyebileceğiniz en iyi ve dramatik aşk filmi olabilir. Bak ne olur izleyin ya! Lütfen.

Bu filmin ismini her duyuşumda ‘böyle adamlar var mı ya’ ve ‘kendi ırkımdan soğudum’ cümlelerini kuruyorum. Beklediğimiz sonla bitmeyen filmler listesinde bir numaraya oturabilecek olan Aşkın 500 Günü, sinir sistemi sağlam olanlar için yapılmış olmalı. Film özetle; Genç adam, genç kızla tanışır. Erkek aşık olur. Kız aşık olmaz.

Hayal dünyanızı genişletin. Sonuçları düşünerek yaşamayın. Sadece yapın! Trevor (Haley Joel Osment) isimli gençbir çocuk, hayallerini gerçek dünyaya yansıtmaya başlar.. Nasıl mı? Çevresinden herhangi bir iyilik gören kişi, hiç tanımadığı 3 kişiye iyilik yapacaktır. Bu iyilikler dönüp dolaşıp kendisine yarar sağlayacaktır. Keşke hepimiz buna benzer bir hayal kurup, iyiliklerle yaşamaya başlasak ama kolay değil öyle değil mi? Filmi duygusal olarak çöküntüde olanlara önermiyorum fakat, bir gün mutlaka izleyin.