Marvel Sinematik Evreni’nin En İyi 10 Oyuncusu

İlk kez Captain America: First Avenger filminde izleyici karşısına çıkan Peggy Carter bir süre sonra Agent Carter ismiyle kendi dizisine kavuştu. Kendi dizisiyle iyice alıştığımız Hayley Atwell her dönemde muhteşem gözüktüğünü bir kez daha kanıtladı.

Listenin bu sırasında kendi kafamı çok karıştırdım. İki karakterin de kendine has iyi noktaları ve güçlü yanları vardı. Ve her iki oyuncu da bu karakterler için doğru tercihlerdi. Daha fazla yer tutmamak ve Hayley Atwell’i bu listede görmeyi çok istememden dolayı ikisini de seçmek istedim. Netflix evrenine bağlı bu iki dizi televizyonda yapılmış en kaliteli süper kahraman işlerinin başında geliyor. Atmosferleri, sürükleyicilikleri ve kendine has sahnelerinin yanı sıra doğru oyuncu seçimiyle de gönlümüzü kazandı Netflix.

Bir çok genç kızımızın tercihleri konusunda kafasını karıştıran, biz masum beylerin aksiyon sahnelerine odaklanmasını engelleyen bir oyuncuyla karşı karşıyayız. Tehlikeli ve güzel kadın imajı filmlerde öpüşmeli son klişesi kadar yaygındır diye tahmin ediyorum. Ancak birlikte çalıştığı yönetmenler Black Widow’u o kadar iyi kullandı ki ilk Avengers filminde “Kim bu vasıfsız ?” diye soran insanlar gün geçtikçe Natasha Romanoff’u bir karakter olarak görmeye başladılar. Tabi ki bunda Scarlett Johansson’ın emeği yadsınamaz.

Oynadığı karakter tanrı diye yeryüzünde tanrı bulmaya ne gerek vardı be Marvel? Neden kız arkadaşlarımıza “Bak aşkım benim de kolum var. Bu kadar değil ama olsun. Var sonuçta dimi… Dimi!?” diye baskı yapmak zorunda bırakıyosun Marvel!? İyi oyuncu Chris Hemsworth. Rolüyle de uyumlu. Üstünde kıyafet varken daha iyi oynadığı gibi bir hurafe yayarsak hepimizin yararına olucağını düşünüyorum,

Eric Bana ve Edward Norton‘lı Hulk filmlerinden sonra bu karakterin beli sinemada doğrulmaz diyorduk. Ancak Avengers filmiyle tekrar bir şans yakalayan yeşil dev bu sefer izleyici tarafından çok sevildi. Bunda Mark Ruffalo‘nun samimi Bruce Banner portresinin payı büyük. Zamanında Edward Norton gibi bir oyuncunun canlandırdığı ve tutmayan bir karakter bir daha toparlanamaz diye düşünürken Ruffalo rolün her kademede hakkını vererek hayranların favori Hulk’ı oldu.

Büyük bir Spider-Man hayranı olmama rağmen Tobey Maguire‘lı seriden nefret ettim. The Amazing Spider-Man ikilemesinde ise Andrew Garfield’ın fiziksel olarak kafamdaki Peter Parker ile benzeşmesi dışında elle tutulur hiç bir şey bulamadım. Kısaca hiç bir zaman bu karakterin samimiyetinin tam olarak verilmediği düşüncesindeydim. Captain America: Civil War filmine kadar. Ses tonundan, bakışlarının garipliğine kadar Tom Holland tam olarak çizgi roman okurken kafamda kurduğum Peter Parker’ı oynuyordu. Spider-Man Homecoming filmi için bana göre ard arda yanlış kararlar alınsada izlemekten büyük keyif duyucağımı biliyorum. “… I got… Homework.” Repliği ise Parker’ın ağzına en çok yakıştırdığımız ve karakteri özetleyen şey oldu.

Okumaktan en keyif aldığım karakterlerden biridir Punisher. Yine bir süre beyaz perdede tutunmaya çalışıp tutunamayan şanssızlardan. Keyifle tükettiğim karakterlerden biri olmasına rağmen şunu kabul etmem gerek. Frank Castle, Marvel Sinematik Evreni‘nin en düz karakterlerinden biri. “Ekranlara aktarması kolay olan ve izleyenin çabuk seveceği bir karakter nasıl kendine bir türlü yer bulamaz. Eksik olan ne olabilir ?” diye düşünürdüm. Daredevil’ın ikinci sezonuna kadar. Efendim eksik olan oyuncuymuş. Eksik olan derinlikmiş. Yetenekmiş. Süper kahraman yapımlarını seven ya da sevmeyen herkes bu adamın performansına bir kez olsun bakmalı.

Guardians of the Galaxy filmi Marvel’ın bu başarıyı neden hakettiğini o kadar iyi özetliyor ki. Rafların arkasında kalmış bir çizgi roman serisini evrenine oldukça temiz bir şekilde eklediğinde en önde duran isimdi Chris Pratt. Kendisini Parks and Recreation dizisinden beri takip ederim. Ve sevdiğimden söylemiyorum Hollywood’un en geyik adamlarından biridir herhalde Pratt. Peter Quill karakteri oyuncuya fazla iyi oturunca film izleyenleri daha ilk sahnelerinden kapmayı başarıyordu. Chris Pratt, Quill’in yaşadıklarını yaşasaydı tam olarak aynı tepkileri verirmiş gibime geliyor. Aktörü karaktere bu denli yakıştırma sebeplerimden biri bu olabilir.

Soruyorum sizlere! Marvel Sinematik Evreni Loki dışında düzgün bir kötü adam gösterdi mi bize? Yani televizyonda Wilson Fisk’i, Kilgrave’i, HIVE’ı izleten bir firma beyaz perdede nasıl bu kadar başarısız olabilir. Neyse ki bize Tom Hiddleston‘ı bırakacak kadar fikirleri vardı. Kendisi son dönemde en hızlı yükselen oyunculardan bir tanesi. Kısa sürede sadık bir hayran kitlesi ve bolca tebrikle oyunculuk hayatına oldukça aktif halde devam eden Hiddleston, Marvel evreninden en karlı çıkan isimlerden biri.

Sadece filmlerde ve kitaplarda değil gerçekte de hayat kurtaran bir süper kahraman var 1. sırada. Bilenleriniz mutlaka vardır ama ben yine de hatırlatayım. Robert Downey Jr. da Tony Stark gibi uzun süre bağımlılıkla mücadele etti. Vakti zamanında büyük yeteneğine rağmen bir çok kişi tarafından kendini harcadı olarak nitelendirilen aktörün kariyeri, elini Iron Man isimli bir süper kahramanın tutmasıyla çok daha düzgün bir hal aldı.

Kendi iradesiyle bağımlılığından kurtulduktan kısa süre sonra Robert Downey en büyük yükselişini Tony Stark rolüyle yaptı. Ve bu süreçte sadece aktörün kariyeri değil bütün sinema piyasası da değişti.

Marvel sinematik evreninin temelinde bir oyuncu yatıyorsa bu Robert Downey Jr.‘dan başkası değil. Belki de kendisi Tony Stark rolüyle bu denli bir başarı yakalamasaydı bu gün Infinity War filmini beklemiyor, Netflix dizilerini izleyemiyor, bu oyunculardan bazılarını tanımıyor olacaktık. Hatta bir rekabet ortamı olmayacağı için belki Batman ve Superman’i hiç beyaz perdede yan yana göremeyecek Justice League için gün saymıyor olacaktık. Sadece Marvel’ın değil hepimizin Robert Downey Jr.‘a teşekkür borçlu olduğunu düşünüyorum.

Listeyle hangi noktalarda benzeşiyor, hangi noktalarda ayrışıyorsunuz ? Yorum bırakmayı unutmayın.