Mutlaka İzlenmesi Gereken En İyi Dans Filmleri

Konu en iyi dans filmleri olunca listeye efsane bir film ile listeye başlamak istedik çünkü filmin yapım tarihi 1987. Orijinal ismiyle Dirty Dancing. 80’li yılların önemli filmlerinden biri sayılabilecek yapım, 1988’de en iyi şarkı dalında Oscar ödülünü ‘The Time of My Life‘ şarkısıyla kazanmıştı. Bir yaz kampında dans öğretmenliği yapan Johnny Castle, iş dışında kalan vakitlerinde de diğer dansçılarla dans etmektedir. Baby olarak tanınan genç bir kız Johnny’e aşık olur ve onun hem sevgilisi hem de dans partneri olur.

New York’ta yaşayan Nina genç ve yetenekli bir balerindir. Hayatının tamamını kapsayan dans en büyük tutkusu, yaşam amacıdır. Nina, eski bir balerin olan ve kızına sürekli dans konusunda hırs aşılayan annesi ile birlikte kalıyordur. Kuğu Gölü balesini sahneye koyan bale yönetmeni Thomas Leroy, yeni sezonda Beyaz Kuğu’yu canlandıran baş balerini değiştirmeye karar ve ilk tercihi olarak da Nina’yı görür. Dram ve gerilim içeren filmde Natalie Portman çok iyi bir perfeormans sergiledi.

Danny ve Sandy, hayatlarına damga vuran bir yaz aşkı yaşamışlardır. Ancak artık yaz bitmiştir ve ikili ayrılıp okullarına dönmek zorundadırlar. Danny, okuldaki ilk gününde önceden de mensubu olduğu bir deri ceketli çetenin başına döner. Artık sürekli olarak yazın geçirdiği güzel günlerinden bahsetmektedir. Ancak bilmediği bir şey vardır. Bu da Sandy’nin aynı gruba kaydolmuş olmasıdır. Efsaneler efsanesi olduğu için çok bahsetmeyeceğim ama yazmadan da geçemezdim.

Bir grup gencin 410 adını verdikleri oluşum, bir yeraltı hareketi, yasal olmayan bir dans çetesidir. Andie ise bu illegal olarak sokaklarda danseden 410 takımının bir üyesidir. Erkek kardeşi Tyler Gage kardeşinin sokak dansına olan tutkusunu bilir ve Maryland Sanat Okulunda seçmelere katılması için ona her türlü desteği sunar. En iyi dans filmleri arasında sokak danslarını anlatan filmlerde en iyisi diyebiliriz.

İyi bir işi, muhteşem bir eşi ve sevgi dolu bir ailesi olan John Clark, her gün şehre inerek aynı rutin içinde yaşamaktadır. Bir akşam kadının bakışlarına yakalanan John aniden trenden iner ve içeri girip dans derslerine kayıt olur. Dersler devam ettikçe John, dansa aşık olur. Bu yeni ilgi alanını ailesinden ve iş arkadaşlarından gizli tutan John, derslere kendisini tamamen vererek bir yarışmaya hazırlanmaya başlar.

Şov dünyasında “Magic Mike” olarak anılan Mike Martingano aslında hep mobilya tasarımcısı olmak istemiş olan genç ve yakışıklı bir striptiz dansçısıdır. Erkek striptizcilerin dünyasında geçen alışılmışın dışında bir film olan Magic Mike’ın yönetmenliğini Steven Soderbergh, başrolünü ise Channing Tatum üstleniyor. Senaryosu Reid Carolin’e ait filmin yurt dışı eleştirmen notu ise yüksek.

Bir şair olan Christian, sık sık ziyaret ettiği bir gece kulübü olan Moulin Rouge’daki dansçılardan bir tanesine delicesine aşık olur. Ancak ortada büyük bir sorun vardır. Zira oldukça kıskanç bir karakter yapısına sahip olan bir Dük de, aynı kıza sırılsıklam aşıktır. Artık ortada müzikal tonlara çalan ve başlamak üzere olan bir düello vardır. Belli olan şudur ki, iyi olabilen kazanacaktır. Listeye eklenmeden olmayacak filmlerden biri daha.

Geçen yıla damgasını vuran Oscar ödüllü film! Oscar ödüllü Whiplash’in yazarı Damien Chazelle’in yazıp yönettiği bu romantik müzikal, modern zamana adanmış bir Hollywood masalı. Hayatlarında yön bulmaya çalışan iki tutkulu insan Sebastian ve Mia’nın yolları, Los Angeles’ta trafiğin sıkışık olduğu bir gün kesişir. Her ikisi de sanat tutkunu olan bu iki insan, hayallerini gerçekleştirme yolunda düşe kalka ilerlemektedir. Müzikal sevenler için birebir.

Michael Jackson’s THIS IS IT, ana hatları ile şarkıcı, danscı, film yapımcısı, yaratıcı ve büyük bir sanatçı olan Michael Jackson‘ın son şovunu yaratma sürecini konu alıyor. Michael Jackson hayranı iseniz mutlaka bunu bilmeli ve izlemelisiniz. Film, Nisan-Haziran 2009 döneminde çekilen görüntülerden, Michael Jackson’ın yakınlarının tam desteği ile yapılıyor. Yüz saati aşkın kamera arkası çekimlerinden, Jackson’ın birçok şarkısının, hazırlanmakta olduğu şovu için prova ederkenki görüntüleri filmde yer alıyor.

Öyle dans dediysek hep gülüp eğlenecek halimiz yok biraz da duygulanıp aşka yelken açalım değil mi? Eski bir tarih öğretmeni olan Pat Salitano (Bradley Cooper), yaşamında değer verdiği her şeyi bir günde yitirmiş bir adamdır. Pat’in yegane amacı düzgün bir adam olup, işini geri almak ve karısı Vicky’yi bu sayede geri kazanmaktır. Bir yemekte, aile dostu Tiffany ile karşılaşan Pat, genç kadınla eski eşine ulaşmak amacıyla yakınlaşır. Bir ‘iyilik’ karşılığı Pat’e yardım teklif eden Tiffany, her ikisi içinde umut ışığı olacak yeni bir kapı açacaktır.

Müthiş müzikallerin yaratıcısı Bob Fosse’un müzikalinden uyarlanan film, türünün en yaratıcı ve en sevilen örneklerinden bir tanesi. Gerçekten daha önce izlediğiniz filmlere benzemeyen bir film arıyorsanız buldunuz demektir. 1929’da hapishanede yolları kesişen iki kadının hapisten kurtulmalarını anlatan film.

Herbert Ross yönetmenliğinde 1984 yılının beğenilen yapımlarından biri olan Yasak Dans (Footloose), 2011 yılında yeniden çekilmiş olsa da ilk filmin başarısına ulaşamadı. Müzikleriyle de döneme damgasını vuran bir gençlik filmi olan Yasak Dans, ayrıca dans sahneleriyle de 80’lerin sonlarını ve 90’ların başlarını bizlere yeniden yaşatıyor. Eğlenmek isteyenler ekran başına!

Antonio Banderas gibi usta bir ismin yanı sıra Rob Brown, Jenna Dewan, Yaya DaCosta ve Dante Basco’dan oluşan oyuncu kadrosuyla tozu dumana katan yapım. Asilik, sokak yaşamı, aile ilişkileri arkadaşlıklar ve dans hepsi bir arada. O yüzden listede gözüm kapalı önerebileceğim bir yapım.

3 sene önce bir cinayete kurban giden Ahmet Yıldız’ın yakın arkadaşları olan M.Caner Alper ve Mehmet Binay tarafından Yıldız’ın gerçek hayat hikâyesinden uyarlanan yapımın başrollerini Kerem Can (Can), Erkan Avcı (Ahmet) ve Giovanni Arvaneh’nin (Daniel) paylaşıyor. Ülkemizin hala kanayan yaralarından biri olan cinsel kimliğini açıklama, özgürce yaşama ve yaşayamama temalarına odaklanan film, ‘erkek olmak’ ile bir tutulan askerlik tabusuna parmak basıyor.

Kumarbaz ve dansçı John ”Lucky” Garnett, düğün gününde arkadaşları tarafından oyuna getirilir ve kendi düğününe yetişemez. Bu esnada Margaret’ın babası düğünü iptal etmesi için telefon etmiştir ancak mesaj Lucky ulaşmamıştır. Günün sonunda her şeyi eline yüzüne bulaştırdığı gibi arkadaşlarıyla Margaret ile evlenebileceği üzerine iddiaya da girmiştir.

Annesiyle babasının vefatından sonra bir türlü toparlayamayan, hayata dair sorunları olan Aysel, yaşadığı bunalımlı günlerinden kurtulmak için kendini dansa verir. Burak Aksak’ın yazıp yönettiği filmin başrollerinde Binnur Kaya, Demet Özdemir ve Uraz Kaygılaroğlu yer alıyor. Film sırf bu yüzden bile izlenmeye ve en iyi dans filmleri listesine girmeye değer!

Holywood’un gelecek vadeden aktrislerinden Julia Stiles’ın öne çıktığı duygusal bir gençlik filmi. Chicago’ya taşınan taşralı beyaz kız, siyahi bir gençle ilişkiye girer. Bu yeni erkek arkadaşın geçmişindeki suçlar ve günahlar, kız için de sorun yaratacaktır. Filmin yönetmen koltuğunda Thomas Carter oturuyor.

Gösterildiği festivallerde ilgiyle karşılanan ve ismini ünlü dansçıdan alan Pina, gücünü ise bedenlerin hareketlerinden doğan büyüsel estetiğe borçlu. Sahne dilini değiştiren bir sanatçıdan alınan ilhamla sinema tarihini değiştirmiş bir yönetmenin elinde yeni bir boyuta evrilen görsel dil, nadir görülebilecek bir sinema anlayışıyla selamlıyor seyircisini. Pina’da ayrıca, onlarca yıl Pina Bausch‘un yaratıcı sanatına evsahipliği yapan Wuppertal şehri ve onu çevreleyen mekânlar da büyük yer kaplıyor.

1952 yapımı film. Sizin de filme başladığınız gibi yüzünüz gülecek. Sadece kendi döneminin değil sinemanın da önemli klasikleri alınan film, aynı zamanda filmin başrollerinden birini de üstlenen Gene Kelly tarafından yönetildi. Don Lockwood, kendi yeteneklerini günden güne bileyerek geldiği bu son noktada, nihayet beyazperdenin en çok aranan ve en çok parıldayan yıldızlarından biri haline gelmiştir. Ulaştığı noktada yeri sağlam olan bu ünlü şahsiyetin güvenini kıracak kişi ise aktörleri birer birer reddedecek olan Kathy Selden olacaktır.

Fame’in mottosu filmin hikayesinin bir özeti aslında: “Hayal et, hak et ve yaşa!” Oscar ödüllü, 1980 yapımı Alan Parker imzalı filmin orijinali çok ses getirmişti. Fame’in yeniden uyarlaması olan film bu versiyonda da tıpkı ilk filmde olduğu gibi dansçılar, şarkıcılar, oyuncular ve ressamlardan oluşan bir grup yetenekli ve bohem gencin serüvenleri aktarılıyor. Bu sanatkar ruhlu gençlerin New York Gösteri Sanatları Şehir Lisesi’nde okudukları 4 sene içerisinde geçirdikleri vakitler, filmin senaryosunun büyük bir kısmını kaplıyor.

En iyi dans filmleri listesi de böyleydi. Düşünelerinizi yorum olarak göndermeyi unutmayın!