Salgın Hastalıklarla İlgili 20 Film Önerisi

Yedinci Mühür filmi; Gerçek bir sinema klasiği olmanın yanı sıra ölüm, yaşam ve inanç hakkında çekilmiş en etkili ve etkileyici filmlerden biri olarak da son derece önemlidir. Ingmar Bergman imzalı film, Avrupa’nın Kara Veba salgını altında ezildiği ortaçağda geçer. 10 yıldır savaş ve şeref uğruna yollarda olan şövalye Antonius Block, en sonunda memleketi İsveç ’e dönmüştür ama karşısında onu almaya gelen Ölüm ’ü bulur. Block, son bir hamleyle kendi hayatı üzerine satranç oynamayı teklif eder; eğer kazanırsa ölüm onu almayacaktır. Ölüm’ün sinemada belki de en unutulmaz biçimde bir bedene büründüğü, Yedinci Mühür, sonsuz felsefi göndermeleri ve eşsiz görselliğiyle sayısız yönetmene ve filme esin kaynağı oldu.

Dünyada nedeni belirsiz bir salgın hastalık ortaya çıkmıştır ve insanlar bu hastalıktan dolayı vampire dönüşürler. Fakat Doktor Robert Morgan, zamanında onu bir yarasanın ısırması sonucu virüse karşı bağışıklık kazanmıştır ve vampire dönüşmemiştir. Ama Morgan artık yalnızlıktan çok sıkılmıştır. 3 senedir tek başınadır. Elinden geldiğince şehrin sokaklarını vampirlerden temizlemeye ve telsiz aracılığıyla insanlara ulaşmaya çalışmaktadır. Tam umudunu kesmişken Ruth ile karşılaşır. Ama olaylar pek de düşündüğü gibi gelişmez.

NOT: Richard Matheson’ın 1954 yılında yayınlanan “I Am Legend” isimli romanından uyarlanan şu üç filmi de izleyebilirsiniz; “The Last Man on Earth” (1964) – “The Omega Man” (1971) – “I Am Legend (2007)

Michael Crichton’ın çok satan bilim-kurgu romanından beyazperdeye uyarlanan The Andromeda Strain, Robert Wise’ın imzasını taşıyor. Bir araştırma uydusunun Arizona yakınlarındaki küçük bir kasabaya düşerek parçalanması beraberinde büyük tehlikeler getirir. Dünya dışından gelen ve son derece ölümcül olan bir virüs bu kaza sonrasında serbest kalır ve kasabadaki hemen herkes kısa bir süre içinde ölür. Olayı çözmek için getirtilen bir grup doktor ve bilimadamı virüsü yok etmek için zamana karşı zorlu bir yarışa girecektir..

George A. Romero’nun klasikler arasına girmiş romanından beyazperdeye uyarlanan film; Genç ve güzel hemşire Ana, hastanedeki günlük mesaisini bitirip evine, çok sevdiği kocasına döner. Aşkla sevişip birlikte uyurlar. Ertesi gün kocası yan komşu tarafından öldürüldükten sonra yeniden hayata döner. Ana, mahallede olan kaosu ve etrafta birikmeye başlayan zombileri fark ederek evden kaçar. Kendine geldiğinde bir polis ve diğer kurtulmak isteyenlerle karşılaşır. Bir alışveriş merkezinde hep birlikte güvenlik ararlar. Çok geçmeden diğer kaçanlar da gelirler ve eğer hayatta kalmak istiyorlarsa birbirlerine kenetlenmeleri gerektiğini öğrenirler. Dünya ölüler tarafından yönetilmek üzeredir. Bu küresel kaos içinde hayatta kalmanın yolu nedir?

Bulaşıcı hastalıklar uzmanı Albay Sam Daniels (Dustin Hoffman), Zaire’de ortaya çıkan çok ciddi ve ölümcül bir virüsü araştırmakla görevlendirilir. Araştırmaları sonucunda virüsün Amerika’ya da geldiğini tespit eder. Eğer önlem alınmazsa birkaç hafta içinde bütün Amerika’yı yokedebilecek kadar tehlikeli bir virüstür bu. Virüs uzmanı olan eski eşinin (Rene Russo) de yardımıyla California’da bir kasabada başlayan virüs salgınını kontrol altına almayı başarırlar.

Ölümcül bir virüs tüm dünyayı tehdit etmektedir. 1996’da 5 milyar kişinin ölümüne neden olan bu virüs, 2035’te dünya nüfusunun yalnızca %1’ini hayatta bırakmıştır. Bu virüsün etkilerinden korunabilmek için insanlar yer altında koloniler kurarak yaşamaya başlar. Bu virüsün üstesinden gelebilmek için mahkûmlardan James Cole, zaman makinesiyle geçmişe gönderilir. Yanlışlıkla 1990 yılına gönderilen Cole, bilimadamları için virüs hakkında araştırma yaparken akıl hastanesine kapatılır. Daha sonra zaman yolculuğunu sürdüren Cole, akıl hastanesindeyken tanıştığı Psikiyatristi Dr. Kathryn Railly’yi içinde bulundukları duruma inandırmaya çalışır.

Jeff, Karen, Paul, Marcy ve Bert, üniversiteden sonra son bir eğlence yaşamak için, dağların derinliklerinde bir tatile çıkarlar. İş dünyasına girmeden önceki son özgür günlerinin tadını çıkarmak üzere arabaya atlayıp müziği sonuna kadar açarak ıssız bir kulübeye giderler. Sonra biri hastalanır. Karen’ın derisi su toplayıp yanmaya ve etinin altında bir şey büyümeye başlar. Diğerleri onu nasıl kurtaracaklarını konuşurken, birbirlerine bakıp kendilerinde de bunun olabileceğinin farkına varırlar. Hastalığa karşı başlayan mücadele, çok geçmeden bulaşma korkusuyla birbirlerine cephe alan arkadaşların savaşına dönüşür.

Bir oyun şirketi Capcom tarafından video oyunlarına dayanan bu hikaye sonrasında çok sayıda film ile hayatımıza girmiştir. Bu hikaye hakkında bilmeniz gereken tek şey, kötü bir şirketin insanlığın çoğunu zombilere dönüştüren bir virüs yaratmasıdır. Milla Jovovich ile de özdeşleşen bu seriyi kaçırmayın!

Ölümcül bir virüs, İngiltere’yi tehdit altına almıştır. Bir araştırma laboratuarındaki hastalıklı şempanzelerden yayılan bu virüse yakalanan insanlar zor durumdadırlar. Bu işle mücadele eden kişiler sadece virüsü yok etmek değil, hastalığa yakalananlarla da büyük sorun yaşamaktadırlar. Çare olarak askerler tarafından yönetilen sığınağa taşındıklarında çok başka sorunlar ortaya çıkmaya başlar.

Sahile ulaşabilmek adına çöl yolunu kullanmaya karar veren insanlar ile açılış yapan sahneye sahip Veba orijinal adıyla Carriers 2009 senesinde korku ve bilim kurgu kategorisinde vizyon yapmış salgın türünde yapımlar arasındadır. Dört kişiden oluşan bu insanlar araçları vasıtasıyla gezegenin sonunu getirecek olan bir virüsten kaçmaya çalışmaktadırlar. Veba filmi dünyanın ve insanların soyunu kurutmakta olan bir salgındır ancak bundan kurtulmak isteyen Danny bunu kafasına koymuştur. Yanına aldığı kız arkadaşı ve okul arkadaşlarıyla birlikte güneybatıya doğru hareket etmeye başlarlar.

Bir göz doktorunun normal bir tempoda akan yaşamı, gözlerinin birdenbire kör olduğu şikayeti ile başvuran bir hastası tarafından alt üst olur. Körlük bu göz doktoruna da bulaşır. Nedeni bilinmeyen bir şekilde tüm kent halkında görülmeye başlanan bu olağandışı körlük yalnızca doktorun eşinde rastlanmaz. Olan biteni canlı olarak gören doktorun eşi, yaşanılan kaos ortamında kendisini ve ailesini kurtarmaya çalışır.

Ortaçağ’da İngiltere’deki büyük veba salgını esnasında genç bir keşiş, ölen insanların yeniden ahyata döndürüldüğü iddiasını araştırmak için bir köye gider…

Film, günümüz San Francisco’sunda maymunların zeka gelişimlerini inceleyen bir adamın bu deneyle ilgili tüm tecrübelerini anlatıyor. İnsanlar ve maymunlar arasındaki savaşta çok önemli bir figür haline gelen genç bir bilim adamı etrafında gelişiyor. Will Rodman (James Franco), maymunlar üzerinde Alzheimer hastalığına çare bulmak için testler yapıyor fakat maymunlardan Ceasar adındaki biri, hızlı gelişim göstermeye başlıyor. Bu yüzden Will, onu kendisiyle birlikte yaşaması ve acımasız doktarlardan korumak için evine götürüyor. Böylece kaçınılmaz maymun devri başlıyor.

Hava yoluyla insanlara geçen ve birkaç gün içinde öldüren, ölümcül bir virüs salgını başlamıştır. Dünyanın birçok ülkesinden gelen uzmanlardan oluşan medikal bir ekip, salgına çare bulmaya ve virüsten daha da hızlı yayılan panik durumunu kontrol altına almaya çalışırlar. Sanırım listenin en korkutucu filmlerinden biri. Çünkü an itibarıyla yaşadıklarımızın bir çoğu bu filmde yer alıyor…

Dünya Savaşı Z, 2013 yılında gösterime girmiş korku, dram ve aksiyon filmi. Brad Pitt’in de başrolde olduğu filmde, Güney Kore’de ortaya çıkan bir virüs insanları yaşayan ölüler haline getirmektedir ve insanoğlu ikiye ayrılır.

Etkili bir virüs programı yazan bir gencin başı bu olay yüzünder derde girer ve 18 yaşına gelene kadar bilgisayar kullanımını engellenir. Bu engeli koyan da Amerikan gizli servisidir. Ancak iş hackerlara gelince onları durdurmak o kadar da kolay olmaz…

Stephen King‘in romanından televizyon uyarlanan hikayede, ölümcül bir virüsün bir labaratuardaki hata sonucu hızla yayılarak tüm dünya nüfusunu tehdit etmesi anlatılıyor. Virüse bağışıklığı olan ve hayatta kalan bir grup insanın gördüğü rüyalar, onları ortak bir amaç için aynı yerde buluşturuyor.

Bilenmeyen bir hastalık aniden baş gösterir, bölgesel yıkımlara sebep olur. Hastalık solunum yoluyla bulaşmaktadır ve hastalığı kaptıktan 36 saat sonra ölüm gerçekleşmektedir. Salgını kontrol altına alabilmek için bireyler çaresizlik içinde mücadele ederler.

New Mexico’da bir virüs salgını başlar.Kısa zamanda yayılan virüsü kontrol altına almak için Amerikan askeri birlikleri duruma müdahale eder. Ancak bu müdahale hastalıgı kontrol etmek için yeterli olmayacaktır.

Uzak Doğu’dan gelen biriyle taşınan, gizemli ve kısa sürede ölümcül olduğu fark edilen bir virüsün yol açtığı salgın Atlanta’da patlak verdiğinde, şehrin neredeyse tamamı hızlı bir şekilde, büyük bir karantinaya alınır. Burada sıkışıp kalan sağlıklı insanlar hayatta kalmak için mücadele verirken yerel ve federal görevliler, çaresizce bir tedavi aramaya başlarla