Şenlik Var! En İyi 10 Brad Pitt Filmi Sizlerle!

Senarist ve yönetmenliğini Quentin Tarantino‘nun yaptığı, Brad Pitt’in dudak uçuklatan bir performans sergilediği Soysuzlar Çetesi, 2009 yapımı bir ‘aksiyon, dram, macera ve aynı zamanda komedi’ harikası. En İyi Film ve sekiz Akademi Ödülü adaylığı dahil olmak üzere birçok ödül ve adaylık alan filmin konusu şöyle; Alman Kuşatması altındaki Fransa’da yaşayan Shosanna, ailesinin katliamına tanık olmuştur ve kendini kurtarıp Paris’te yeni bir hayata başlar. Diğer yandan yahudi Teğmen Raine, askerlerini Nazilere karşı örgütlemektedir. Bu iki kişinin yolları kesiştiğinde neler yaşanıyor siz izleyip öğrenin. Benden filme 10 üzerinden 8 puan..  

Şimdi şu fotoğrafa baktığınızda aklınıza gelenleri yazın desem neler olur burada kim bilir ama ben film hakkında konuşmak istiyorum :) 2012 polisiye filmi olan Kibarca Öldürmek, eski Boston savcısı ve yazar George V. Higgins’in “Cogan’s Trade” adlı romanından uyarlandı. Pitt’in ilk kez kiralık katili canlandırdığı yapımın galası, Cannes Festivali’nde gerçekleştirilmişti. Konumuza gelirsek; büyük paraların döndüğü bir yeraltı kumar işletmesinde ciddi bir soygun gerçekleştirilir ve bunu gerçekleştirenleri bulup cezalarını verme görevi de işini kibarca ve soğukkanlılıkla yapan Jackie üstlenir. Polisiye ve gerilim sevenler için idealdir.

‘Kendini çok zorlama, en güzel şeyler onları en az beklediğinde olur’ repliğinin sahibi başyapıt. Hala izlemeyen var mıdır bilmiyorum ama 99 yapımı film herkesin belleğine bir şekilde kazınmıştır diye tahmin ediyorum. Eğer listede izlemediğin bir Brad Pitt filmi varsa ve bu film de onların arasındaysa hemen buna başlıyorsun. David Fincher‘ın akıllara zarar filminin konusu; Jack uzun süredir uykusuzluk problemi yaşayan ve sıkıcı bir sigorta şirketinde çalışan basit bir adamdır. Ta ki önce gittiği terapide tanıştığı Marla, sonra da hayatını değiştirecek adam Tyler Durden ile tanışana kadar. Filmin uzun süre kendime uyarlayıp kullandığım repliğini yazmazsam içim rahat etmezdi: Bir tümörüm olsa, adını Marla koyardım. 

Güle güle kısa saçlı Brad, merhaba gorgeous! Kıyamet filmlerine kimse bu kadar yakışamaz çünkü hayatımızı tam da böyle biri kurtarmalı değil mi? Başta ‘zombiler koşar mıymış ya’ diye eleştirdiğim ama ilerledikçe de severek bitirdiğim film World War Z, Max Brooks’un aynı adlı kitabından uyarlandı. Birleşmiş Müilletler ajanı Gerry, ailesini güvenli bölgeye soktuktan sonra dünyayı kurtarmak için kolları sıvar. Fazla zamanı olmayan ve çözüm için ülke ülke dolaşan Gerry, aradığını nasıl bulacak siz keşfedin. (Film son sahneleri ile almış yürümüş, başlarda sıkılırsanız bırakmayın derim)

Galası Toronto Film Festivali’nde gerçekleştirilen 2005 yapımı film, aynı yıl En İyi Yönetmen Oscarı’na aday gösterilen Bennett Miller‘ın eseridir. Yorumlara baktığımda beyzbolla ne ilgimiz var bizim deyip filmi izlemeyen ya da izleyip ‘aman beyzbol filmi yia’ diye laf söyleyen dandik insan kitlesinin eleştirilerini umursamayıp izlediğim ve pişman olmadığım yapımdır. Gerçek bir hikayeyi anlatan filmde, batmak üzere olan bir takımın yeniden ayağa kalkışı konu ediliyor.

Coen Kardeşler’in kara-komedi olarak adlandırılan filminde Pitt, gelmiş geçmiş en iyi performanslarından birini sergileyip filmi kurtarmış diyebiliriz. Filmi kurtarmış ama filmde kendini kurtaramıyor o da bir ironi. Dünya tatlısı adamın beynini uçuruyorlar. (Epey spoiler oldu) Oldukça karışık bir hikayeye sahip olan filmin konusu özetle: alkol problemi yüzünden işinden atılan ajan, intikam almak için CIA’in çok önemli verilerini bir cd’ye kopyalar. Bu cd sırasıyla önce eşinin, sonra eşinin spor salonundaki çalışanların eline geçer. Şantajcı olmak isterken artık şantaja maruz kalan bir ajan izliyoruz.

Asalet = Brad Pitt doğrulamasının kanıtı performans. Western görünümlü dramatik bir film olan Jesse James, Robert Hansen’in romanından uyarlandı. Jesse James’in kendisini idol olarak gören 19 yaşındaki Robert Ford ile karşılamasını anlatan hikayede, Brad Pitt hiç bir olumsuz eleştiri almamış. Dram izlemekten hoşlananlar için sevilesi olan filmi deneyebilirsiniz.

Senaryoyu mu övsem, oyuncu performanslarını mı ya da kurguyu mu bilemediğim Brad Pitt filmi. Tony Scott’ın yönettiği filmin baş rollerinde Brad Pitt‘e Robert Redford eşlik ediyor. Nathan Muir ve ortağı Tom Bishop uzun yıllar birlikte çalışmış iki ajandır. Muir’in emekli olmasına yakın bir zamanda, Bishop’un ağır bir suçla cezalandırılacağını ve temize çıkmazsa 24 saat içinde öldürüleceğini öğrenir. Bu sefer CIA için değil, kadim dostu için göreve çıkar. Bu filmi ıskaladıysanız hemen şu an izlemeye başlayın.

Yakışıklı Erkekleri Koruma ve Yaşatma Derneği‘nin ilk üyesi abimiz Brad Pitt‘in efsane filmlerinden olan Se7en’ın yönetmen koltuğunda yine David Fincher oturuyor. Morgan Freeman ile birlikte baş rolleri paylaşan Pitt, bu filmde dedektif rolü ile karşımıza çıkıyor. Yedi Ölümcül Günah Hıristiyanlık inançlarına göre Kibir, Açgözlülük, Şehvet Düşkünlüğü, Kıskançlık, Oburluk, Yıkıcılık ve Tembellik’tir. Bir seri katil 7 ölümcül günahı işleyenleri kendi yöntemleriyle öldürmeye başlayınca, katili bulma görevi bizim iki dedektife kalır. Hala bu filmi izlemediyseniz, ‘sürpriz final sahnesi var’ diyerek sizi daha da meraka sokabilirim.

Başrollerini ise Brad Pitt, Shia LaBeouf ve Logan Lerman’ın paylaştığı yapım, 2014 yapımı. Brad Pitt karakterini şu şekilde tanımlıyor: “Wardaddy, ordunun belkemiği olan çavuşları temsil ediyor. Oldukça pratik düşünen ve pragmatik biri. Tek önemsediği şey görevi bitirmek.” 1945 yılının Nisan ayında, İkinci Dünya Savaşı’nın son günlerinde geçen filmde; Komutan Wardaddy, topçu Boyd Swan, yükleyici Grady Travis, şoför Trini Garcia ve yardımcı şoför Norman’dan oluşan müfrezenin, 300 düşman askeriyle karşılaştığı ve tüm imkansızlıklarla savaşmak zorunda kaldığı 24 saati konu alıyor.