Before We Go / Gece Bitmeden Film İncelemesi

Sakin ve yalnız geçeceğinden emin olduğunuz bir Cumartesi gününün öğleden sonrasında izleyiniz lütfen. :)

Before serisini bilmeyen yoktur sanırım? Onun tadında ama ondan farklı bir film olmuş Before We Go. Çok sakin, merak uyandırıcı, aksiyonu olmayan, uzunca bir konusu olmamasına rağmen akıcı bir film. Cumartesi günümü daha da bir sakinleştirdi.

Gece Bitmeden Film İncelemeye Başlayalım

Chris Evans! Favori adamım olmakla beraber bu filmdeki Nick karakteriyle gönlümdeki tahtını sabitledin! O nasıl bakış, o nasıl yandan gülüş, o nasıl oyunculuk? Filmin ilk tanışma sahnelerinde kendisinin konuşmak istemeyip hiç fark ettirmeden pası Brooke’a atması gözümden kaçmadı. Ah bu çok tatlı duruyordu. O buruk ama samimi, saf, sağlam duruşunun arkasında bir yıkıntının olduğunu anlamıştım. Film boyunca korktuğum tek şey birbirlerini öpmeden ayrılmaları ve ‘eski’ hayatlarını sürekli akıllarında, gündemde tutmalarıydı. Neyse ki böyle olmadı. :)

Alice Eve! Nadir hoşlandığım sarışın kadınlardansın. Bu filmde hayat verdiği Brooke karakteri beni etkilemeyi başardı. Nahoş bir tadı var bu karakterin. Hem ne istediğini bilen, ayakta güçlü bir tavrı var hem de ne yapacağını bilmeyen, sanki her attığı adımda hataya düşen bir tavrı. Ama bu ona ayrı bir çekicilik katmış söylemeden geçemeyeceğim.

Gece Bitmeden Filminin Konusu

Before We Go filmi; New York’tan Boston’a en son trenle gidecek olup, treni kaçırmasıyla Nick ile tanışıp tüm geceyi onunla birlikte geçiren Brooke etrafında geçiyor. Son saniyelerde trene yetişmek için koşuşturan Brooke, acelesinden telefonunu istasyonda trompetini çalan Nick’in önüne düşürüyor ama dönüp almaya vakti olmadığından tereddüt etmeden trene koşturuyor. Brooke aceleyle koştururken onun arkasından bağırıp bakakalan Nick, Brooke treni kaçırıp geri dönünce telefonunu ona veriyor. O anlık aralarında hiç iletişimde bulunmayan ikili, istasyonun kapanmasının ardından dışarıda boş dururken konuşmaya başlıyorlar.

İstasyona gelmeden önce barda çantasını çaldıran ve elinde sadece kaçırdığı trenin bileti ve kırık telefonu bulunan Brooke, bir arkadaşının düğününde eski kız arkadaşını görüp görmemek konusunda kararsız kalıp ne yapacağını bilmeyen Nick tüm geceyi birlikte geçirmeye başlıyor. Brooke’ın eve dönmeyi yana yakıla istemesinin nedeni; onu aldatan kocası iş seyahatindeyken (Brooke, o kadına gittiğini sanıyor-ki son ana kadar öyleymiş diye tahmin ediyorum) arkasında bir mektup ve zarfın içine yüzüğünü bırakması. New York garında trenini kaçırdıktan sonra kocasını kontrol etmek için arayan Brooke onun eve erken döneceğini öğrenince telaşa kapılıyor. Anlıyor ki kocası o kadının yanına gitmeyip, eve erken dönüyor. Bu sebeple belki barışma şansları olur diye mektubu bıraktığından pişman oluyor ve bir şekilde eve dönmek istiyor. Bu pek mümkün olmayınca yakın bir arkadaşını arayıp evine gidip mektubu yatağın üzerinden alıp saklamasını istiyor. Maalesef arkadaşı da başarılı olmuyor.

Caz ve blues müziği diğer türlere göre daha çok sevdiğim için filmdeki müziklere bayıldım! Nick, Brooke evine dönebilsin diye yeterli parayı toplamaya çalışırken, arkadaşının düğünü diye yanlışlıkla sanatçı sanıldıkları parti tarzı bir şeyde -veya düğün- Brooke’un seslendirdiği şarkıya hayran kaldım. Şarkıyı daha önce duymuştum ama Brooke versiyonu hoşuma gittiğinden hemen kısa bir araştırma ile şarkının çeşitli versiyonlarına ulaştım. Eğer merak edenler var ise şarkının ismi; ”My Funny Valentine”.

Gece Bitmeden Filmi Hakkında Son Sözler

Ayrıca Before We Go filmindeki ankesörlü telefonu zaman makinesi olarak hayal ettikleri sahneyi çok beğendim! Fikir tabii ki yakışıklı zeki Nick’ten çıktı. Geçmişte gitmek istedikleri yılı tuşlayıp, geçmiş ben‘i arıyorlar ve ona ne yapması gerektiğini söylüyorlar. Bundaki amaç şuanda pişman oldukları olumsuz olaylar yaşanmasın diye. Ama her ikisinin de geçmiş kendisi gelecektekinin lafını dinlese, birbirleriyle tanışamayacaklardı, tıpkı Nick’in masumca bunu Brooke’a söylemesi gibi.

Sonu belirsiz biten filmleri yarı yarıya sevip sevmiyorum. Eğer devamı gelecekse, 2 sene dahi olsa devamının geleceğini bildiğimden değişik bir heyecanla bekliyorum ve belirsiz bitmesini seviyorum. Ama eğer devamı gelmeyecekse belirsiz biten filmlerden nefret ediyorum! Film etkileyici ama bitişi: ”Böyle mi olmak zorundaydı?” dememle oldu. Brooke ve Nick ayrılırken son kez öpüşmüş, ikisinin de yüzündeki saf gülümsemeyle bitiş çizgisine giderken tam ”eh en azından birbirlerinin farkına vardılar” dediysek de ah o da ne? Otel odasında doldurdukları anketi gizlice Nick Brooke’ın cebine koymuş ve ön yüzüne ”Arkayı çevir” yazmış. Tabi ki sevgili yönetmen Chris bize arkada yazanı göstermedi. Filmin devamının olup olmayacağı hakkında bir bilgim yok ama umarım ki olur çünkü bu soru işareti aklımda olacak.

Hem yönetmen koltuğunda oturup hemde filmin başrolü olan Chris… Oyunculuğu gerçekten müthiş ama yönetmenliği de öyle. Harikasın be adam! Görüntünün aktığı bazı yerler rahatsız etmedi değil ama oyuncu performansları buna engel oldu. İlk başta söylediğim gibi, öyle aksiyonlu bir konu beklemeyin, kesinlikle değil. Sürekli akan bir konu da yok. Tek bir gecede, birbirini tanımayan insanın paylaştıkları bir şeyler var bu filmde.

Before We Go filmi gerçekten hoşuma gitti, Cumartesi öğleden sonramı doldurmuş oldu ve içimi ısıttı. Filmi izlemenizi tavsiye ediyorum. Tabii boş, sakin bir gününüz varsa, uyarayım ki sonra aksi bir yorum duymayayım. :)

İzleyecek olanlara keyifli seyirler dilerim, yorumlarınızı bekliyorum. ^^

Before We Go / Gece Bitmeden Fragmanı