Biliyorsunuz ki Doctor Who dizisi yepyeni bir tonda, çok farklı tercihlerle izleyicisiyle buluştu. 1963 yılında yayın hayatına başlayan bu köklü dizi ile ilgili geçtiğimiz yıllarda bir karar alındı. Tarihin en uzun süren bilim kurgu dizisi ünvanını elinde taşıyan Doctor Who dizisinin baş karakteri ilk kez kadın bir oyuncu tarafından canlandırılıyor.
Hatırlarsak bu kararın dizinin içinde birkaç kez yolunun yapılmasıyla birlikte paylaşılmasının üstünden de epey süre geçti. 7 Ekim tarihinde kadın Doktor’un tam anlamıyla yer aldığı ilk bölüm izleyiciyle buluştu. Hatta üstünden zaman geçti dizi hızını aldı gidiyor. E hanımefendiye gözümüz de alışmışken geç de olsa bahsedelim istedim.
İncelemeye Başlamadan Önce Dizinin Konusundan Biraz Bahsedelim
Doktor karakteri, Gallifrey gezegeninden bir gezgin diyebiliriz kısaca. Bu gezegende yaşayan Zaman Lordu olarak anılan bir de ırkımız var. Bu ırk, zaman ve mekanda yolculuk edebilen bir teknolojiye ulaşmış durumda. Doktor ise bazı olaylar sonucunda bu teknolojiden çıkma TARDIS isimli aracıyla gezegeninden ayrılıyor. Ve dünyamıza geliyor. Dünyadan kendine bazı yoldaşlar edinip tüm uzayda ve zamanda kahramanlık yapmaya başlıyor. Başlıkla alakalı bir de rejenerasyon özelliği var Doktor’un Dizi zamanında mecburiyetten karaktere eklenen bu özellik sayesinde sık sık Doktor karakterini canlandıran oyuncuyu değiştiriyor. Bu da dizinin hayranı için her seferinde bir merak konusuna
ve eski Doktor’a edilen veda yüzünden hüzüne yol açıyor. Her versiyon birbirinden farklı renkler getirip, bir şekilde eskini özletiyor ya da kendisini kabul ettiriyor.
Doktor’un 13. rejenerasyonu ise ilk kez bir kadın oyuncu tarafından yorumlanıyor.
Peki Neler Oldu Bu Süreçte?
Takip edenlerin bileceği üzere bu karar paylaşıldığında büyük bir çoğunluk tarafından epey tepki aldı. Peter Capaldi‘nin canlandırdığı 12. Doktor gidiyor yerine Jodie Whittaker‘ın 13. Doktor’u geliyordu. Dizinin külliyatında Zaman Lordları’nda cinsiyet değişimi gibi bir durumun olmayacağı belirtilmemişti. Bu yüzden tepkilere rağmen alınan karar ne bir tutarsızlık yaratıyordu ne de eski bölümleri çiğniyordu. Haberin üstünden çok zaman geçti ve ortalık duruldu. Bu sırada bu karara karşı çıkan kitle yumuşadı. Kimileri oyuncu değişiminden ziyade yazar ekibinin -nihayet- değişiminin daha önemli olduğunu hatırladı ve
tartışmalardan sonra yeni sezon başladı.
İzlenme konusunda büyük sıkıntılar yaşayan dizi Steven Moffat’tan sonra Chris Chibnall’a emanet edildi. Bana kalırsa özellikle belli yaş kitlesine hitap eden işler çıkarmasıyla Steven Moffat diziyi benim için paramparça edip bir de üstünde tepinen bir virüs haline geldi. Başyazar olmadan önce Doctor Who izleyicisinin aslında fazlaca takdir ettiği yazar, başyazar olduktan sonra kendisinin bile izlemek istemeyeceği işler çıkartmasına rağmen diziyi onun döneminde tanıyan izleyiciye nasıl olduysa sevdirdi. Dizinin bütün külliyatını hiç eden hareketler yapmasına rağmen beni en çok Peter Capaldi‘nin performansına yazık etmesiyle yaraladı. Diğer taraftan Chibnall, işi alır almaz dizinin eski bölümlerine olan özlemini dile getirince gözümde baya kredi kazandı diyebilirim.
O Zaman Bakalım Kadın Doktor Nasıl İş Çıkarmış?
Önce Doktor karakterinin kim tarafından oynanıyor olursa olsun uçarı ve tuhaf bir karakter olduğunu belirtmekte fayda var. Jodie Whittaker‘a yazılan Doktor da asla eski rejenerasyonlarını aratmıyor. En azından bu konu özelinde. Dünyada geçirdiği uzun zamana rağmen hala biraz yabancı, üstün olduğunu çaktırmadan belli eden bir portre çizilmiş. Zekası, neşesi ve diplomatik yönü şimdilik tam kararında ele alınmış. Olması gerektiği gibi diyebilirim. Whittaker ise David Tennant ve Matt Smith arasında bir tavırla canlandırıyor rolünü. Chris Chibnall ve çoğunluğun -ben dahil- favorisi David Tennant ile Broadchurch isimli projede bulunması da Jodie Whittaker’ın performansında ekstra bir rahatlığa sebep olduğunu düşünüyorum.
Gelelim performansın belki de en önemli noktasına. Cinsiyetsizlik. Jodie Whittaker kadın bir Doktor’ı oynamıyor. Zaten belli cinsiyete dahil bir Doktor da yazılmamış. Bu yüzden bu kararın izleyiciyi bana kalırsa etkilememesi gerekiyor. Gel gelelim Doktor karakteri hiçbir zaman maskülen bir karakter olarak resmedilmedi. Cinsiyetiyle değil yabancılığıyla canlandırıldı ve yazıldı. Bu sezonda da Doktor’un kendisi bile o kadar üstünde durmuyor bu değişimin. Karakterin kostümü dahi bu motivasyonla seçilmiş gibi diyebilirim.
Sadece Doktor üzerinden konuşursak bunun oldukça pozitif bir değişim olduğunu düşünüyorum. Ancak bölümler, alınan kararların büyüklüğünün yanında oldukça gelenekçi ve sıradan. Bu asla negatif bir yorum değil. Aksine bu kararların Doctor Who dizisinin
yapısına müdahale etmesine izin vermemiş. Yazılan hikayelerin iyi ya da kötü olduğu tartışılır. Yine de izlediklerimiz Doctor Who bölümleriydi. Bu yeniliklerin veya bazı açılardan eskiye dönüşlerin yerini yapması elbette süre gerektirir diye tahmin ediyorum.
“I’m just a Traveler.”
Sonuç olarak Doctor Who “hissini” seviyorsanız, kadın Doktor kararı veya Chibnall bunu asla kaybettirmiyor. Aksine bunu hatırlatmaya çalışıyor. Moffat döneminde en sıkıldığım olaylardan biri Doktor karakterinin yerli yersiz tirat atmasıydı.
Karaktere kim olduğu sorusu yöneltildiği an büyük bir gazla “Ben süperim. Of var ya kimler ayaklarıma kapandı benim. Ben buyum, ben şuyum. Diz çökün ulan!!!” tepkilerinden sonra aynı soruya “Sadece sıradan bir gezginim.” cevabı bile artık bir şeylerin düzeldiğine
işaret benim için. Eğer bir dönem de olsa diziyi sevdiyseniz ne Jodie Whittaker ne de Chris Chibnall sizi bu sevgiden soğutacak durumda değiller.
Doktor’un yoldaşlarına gelirsek… O da başka yazının konusu olsun.